بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَقَالُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا وَرُفَٰتًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا ٤٩

Bir de dediler ki: biz bir sürü kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakit mı cidden biz mi yeni bir hilkatle ba's olunacağız?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قُلْ كُونُواْ حِجَارَةً أَوْ حَدِيدًا ٥٠

De ki: muhakkak, ister taş olun ister demir isterse gönlünüzde büyüyen her hangi bir halk, o halde bizi kim iade edebilir? Diyecekler, sizi, de: ilk defa yaratmış olan kudret sahibi, o vakit sana başlarını sallayacaklar da "ne vakit o? " Diyecekler, de ki "yakın olması memul".

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَوْ خَلْقًا مِّمَّا يَكْبُرُ فِى صُدُورِكُمْۚ فَسَيَقُولُونَ مَن يُعِيدُنَاۖ قُلِ ٱلَّذِى فَطَرَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍۚ فَسَيُنْغِضُونَ إِلَيْكَ رُءُوسَهُمْ وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هُوَۖ قُلْ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ قَرِيبًا ٥١

De ki: muhakkak, ister taş olun ister demir isterse gönlünüzde büyüyen her hangi bir halk, o halde bizi kim iade edebilir? Diyecekler, sizi, de: ilk defa yaratmış olan kudret sahibi, o vakit sana başlarını sallayacaklar da "ne vakit o? " Diyecekler, de ki "yakın olması memul".

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَوْمَ يَدْعُوكُمْ فَتَسْتَجِيبُونَ بِحَمْدِهِۦ وَتَظُنُّونَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا ٥٢

O sizi çağıracağı gün derhal ona kemali tazîm ile icabet edeceksiniz ve zannedeceksiniz ki pek az bir müddet kaldınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَقُل لِّعِبَادِى يَقُولُواْ ٱلَّتِى هِىَ أَحْسَنُۚ إِنَّ ٱلشَّيْطَٰنَ يَنزَغُ بَيْنَهُمْۚ إِنَّ ٱلشَّيْطَٰنَ كَانَ لِلْإِنسَٰنِ عَدُوًّا مُّبِينًا ٥٣

Kullarıma söyle ki: en güzel olan kelimeyi söylesinler çünkü şeytan aralarını gıcıklar, çünkü şeytan insana açık bir düşman bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِكُمْۖ إِن يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ أَوْ إِن يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْۚ وَمَآ أَرْسَلْنَٰكَ عَلَيْهِمْ وَكِيلًا ٥٤

Rabbiniz sizi daha çok bilir, dilerse size merhamet buyurur, dilerse size azâb eder, seni de üzerlerine vekîl göndermedik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِمَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۗ وَلَقَدْ فَضَّلْنَا بَعْضَ ٱلنَّبِيِّۦنَ عَلَىٰ بَعْضٍۖ وَءَاتَيْنَا دَاوُۥدَ زَبُورًا ٥٥

Hem Rabbin göklerde ve yerde kim varsa hepsine alemdir, celâlim Hakk’ı için peygamberin de bazısını bazısına tafdıl ettik ve Davûd’a bir Zebûr verdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قُلِ ٱدْعُواْ ٱلَّذِينَ زَعَمْتُم مِّن دُونِهِۦ فَلَا يَمْلِكُونَ كَشْفَ ٱلضُّرِّ عَنكُمْ وَلَا تَحْوِيلًا ٥٦

De ki: ondan başka zumettiklerinize çağırın, anlarsınız ki başınızdan sıkıntıyı ne defedebilirler ne de tahvil.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ إِلَىٰ رَبِّهِمُ ٱلْوَسِيلَةَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُۥ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُۥٓۚ إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا ٥٧

Onların yalvarıp durdukları, Rab’lerine hangisi daha yakın diye vesîle ararlar ve rahmetini umarlar azâbından korkarlar, çünkü Rabbin’in azâbı korkunç bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِن مِّن قَرْيَةٍ إِلَّا نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ أَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَدِيدًاۚ كَانَ ذَٰلِكَ فِى ٱلْكِتَٰبِ مَسْطُورًا ٥٨

Hiç bir memleket de yoktur ki biz onu kıyamet gününden evvel helâk edecek veya şiddetli bir azâb ile tazib eyleyecek olmayalım, kitapta bu mestur bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا مَنَعَنَآ أَن نُّرْسِلَ بِٱلْءَايَٰتِ إِلَّآ أَن كَذَّبَ بِهَا ٱلْأَوَّلُونَۚ وَءَاتَيْنَا ثَمُودَ ٱلنَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَاۚ وَمَا نُرْسِلُ بِٱلْءَايَٰتِ إِلَّا تَخْوِيفًا ٥٩

O istenilen âyetler (ibretler) le risalet vermekten bizi meneden de yoktur, ancak onları evvelki ümmetler tekzib ettiler, Semud’e gözleri göre göre o nakayı verdik de onunla kendilerine zulmettiler, halbuki biz o âyetleri ancak korkutmak için göndeririz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu